Üşüyorum, Allah’ım burası ne kadar da soğuk. Bu yorganın altında da titriyorsam artık. Saat kaç oldu ki? Kalorifer mi söndü acaba? Bakacak mecalim de yok. Yağmur cama vuruyor. Tülün arkasını seçemiyorum. Sokak lambası sönmüş. Öyle karanlık ki. Herkes uykuda. ¨Ozan... Ozaaan...¨ Niye duymuyor kimse beni?
¨Ateşi çıkmış, bütün gece terlemiş. Baksana su içinde.¨ Yorganı, çarşafı sırılsıklam bulunca sabah, annemi çağırdı demek karşı daireden. ¨Yıkamak iyi gelir,¨ diyorlar. Ayakta zor duruyor yaşlı kadın, nasıl tutsun, nasıl yıkasın beni? Onun da hâli yok baksana. Küçükken öğlenleri uyumam için masal yerine bahçe içinde düşlediği evi anlatırdı. Çiçekleri olacaktı her renkten, ekip biçecekti. Güneş alan oturma odasında torunlarına kazak örecek, onlara kek börek pişirecekti. Ona torun veremedik. Bu karanlık günde, ayakta duramayan kızını toparlamak, yıkamak, çorba pişirmek yoktu planlarının arasında.
Yıkanmak iyi geldi. Arkamdaki yastıkları şişirdi Ozan. Tavandaki lekeye bakmaktan iyi böylesi. Tülü de açtı biraz. Bahar gelse, pencereyi aralık bırakabilsek. Şimdilik günde üç kez, onar dakika. O yanımdayken, yemek getirdiğinde. Yağmur dinmiş, sokaklar ıslak hâlâ, bulutlar güneşe geçit vermiyor. Annem çiçekli geceliğimi giydirmiş, renkleri solmuş yıkanmaktan.
İçeriden televizyonun sesi geliyor. Haberler. Ne zaman sekiz oldu? Akşam yemeği yemedim ki daha. Kapı aralık kalmış, iki adamla bir kadın konuşuyor. Arada sokak röportajları. ¨Youtube,¨ diyor Ozan. Kablolunun aboneliğini iptal ettirmiş. ¨İstediğim programı seyrediyorum böyle. Mecburcu değilim artık belli bir saate, ekrana, koltuğa.¨ Niye benimle burada seyretmiyorsun, diyemiyorum. Ev ona hapishane.
¨İznin ne zaman bitiyor?¨
¨Ayrıldım,¨ diyor. ¨Sen iyileş, yeni bir şeyler yapacağım. Serbest çalışacağım. Kendime kanal açıp istediklerimi yayınlayacağım.¨
Tüm gün kameranın arkasında, başkasının gözüyle bakmaktan, onun istediklerine uymaktan bıktı. Şimdi gönlünce çekip, yayınlayacaktı demek. Özgür olmak. Babasından kalan parayla bir kamera almıştı, izne çıkmıştı. Deneme yapacaktı. Bunca sene sabredip tam uçacakken bana mahkûm olmasına üzülüyorum. Gözyaşlarımı kaçırıyorum ondan, ıslak mendili yastığın altına saklıyorum ayak seslerinin yaklaştığını duyunca.
Çok bunalıyorum bu odada. Dışarıdan gelen seslere yüzler, nesneler ekliyorum. Eski bilgisayarımda dizi izliyorum bazen, kitap tutacak halim yok. Kafamı kaldıracak gücüm yok, tavandaki lekeye bakıyorum ekseriyetle. Bekliyorum.
Bu sabah daha iyiyim, sonunda iyileşiyor muyum yoksa? Var mı öyle bir ihtimal? Yoksa bu ölüm iyiliği mi? Ağacın rüzgârda sallanan dalları arasından güneş göz kırpıyor.
Annem karşı daireyi satmış. Yerine köyde bahçeli bir ev almış. Tohumları, eşyalarını göndermiş önden. Ozan da kira kontratını iptal etmiş, beklerken eskiyen kamerasını yenilemiş. ¨Güneyde bir ev tuttum şimdilik,¨ dedi cenazeye gelenlere. Gidecekmiş buralardan.
Seçil Erginler
8 Mayıs 2023, İstanbul
Comentarios